- daha kolay
- hêsantir
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur — insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ACB — Kuyruk sokumu. Us us denilen küçük kemik. Her şeyin kuyruk dibi ve nihâyeti. Fâtiha i hilkat olan küçük kemik.Acb üz zeneb diye Hadis i Şerifte ismi geçen ve insanın kuyruk sokumundaki en küçük kemik.(Kur ân ı Kerim de Sure: 30. âyet: 27 Yani:… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
indirgemek — e 1) Daha kolay ve yalın duruma getirmek Bir iki cümleye indirgersek her roman biraz budur. S. İleri 2) i, kim. Bir maddenin oksijenini alarak oksit özelliğini yok etmek, irca etmek 3) i, mat. Bir işlemi daha kısa veya daha yalın bir biçime… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ESHEL — Çok kolay, daha kolay, asan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
şöyle dursun — bir işin gerçekleşmekten çok uzak bulunduğunu, ona bağlı daha kolay, daha basit bir şeyin bile gerçekleşmediğini anlatan bir söz Uyumak şöyle dursun, biraz dinlenmek bile mümkün olmadı … Çağatay Osmanlı Sözlük
elektrodiyaliz — is., kim., Fr. électrodialyse Birtakım koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli zarlardan daha kolay geçmesi özelliğine dayanan kimyasal arıtma yönteminin elektrik enerjisiyle hızlandırılmış türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
indiyum — is., kim., Fr. indium Atom numarası 49, atom ağırlığı 114,8 olan, gümüş parlaklığında, kurşundan daha kolay ezilen yumuşak bir element (simgesi In) … Çağatay Osmanlı Sözlük
nazaran — zf., Ar. naẓaran Göre, oranla, kıyasla Buna nazaran şimdi vereceğim malumat ve izahatı anlamak daha kolay olacaktır. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
politik — sf., ği, Fr. politique Politika ile ilgili, siyasi, siyasal Politik partilerin tekelci görüşlerinin etkisinden daha kolay sıyrılıyor. H. Taner Birleşik Sözler ekonomi politik jeopolitik … Çağatay Osmanlı Sözlük
prim — is., Fr. prime 1) İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para Kimi mutluluğu attığı golde, aldığı primde, kırdığı rekorda bulur. H. Taner 2) Sigorta… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekelci — is. 1) Tekel kuran ve bu tekeli kabul ettiren kimse, inhisarcı 2) Tekel görevlisi 3) sf., mec. Bir şeye, bir düşünceye tek başına sahip olma, benimseme, yayma taraflısı olan Politik partilerin tekelci görüşlerinin etkisinden daha kolay sıyrılıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük